Haber

Türk Psikologlar Derneği Ankara’da miting düzenledi.

HABER: GÜLARA SUBAŞI / KAMERA: ÜNAL AYDIN

Türk Psikologlar Derneği bugün Ankara’da miting düzenledi. Rektör Prof. ne yazık ki bu konuyla ilgili bir düzenleme yok. Sağlık Bakanlığı’nın işi var. Biz şu anda oda veya birlik değiliz. Biz bir derneğiz. Bu kontrolün Sağlık Bakanlığı tarafından yapılması gerekiyor. Bakanlık Sağlık Bakanlığı özel çalışanları denetlemiyor. Bütçemizin neredeyse üçte birini sahte psikologlara ve etik dışı uygulamalar yapan kişilere harcıyoruz. “Acaba Sağlık Bakanlığı nerede?” dedi.

Türk Psikologlar Derneği bugün Ankara Anıtpark’ta miting düzenledi. Mitinge dernek yönetim kurulu ve çok sayıda psikoloğun yanı sıra UYGUN Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Taner Demirer, CHP Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gamze Taşçıer, CHP Parti Meclisi üyesi Klinik Psk. Erbil Aydınlık, UYGUN Partisi Genel Yürütme Kurulu üyesi, Klinik Psikolog. Kübra Dursun ve Demokrat Parti Kadın Siyaset Lideri İrem Taşpınar katıldı. Ortakların yanı sıra; Türk Psikologlar Derneği Başkanı Prof. Dr. Cemşafak Çukur, Türk Psikologlar Derneği Başkan Vekili Prof. Dr. Aslı Göncü Köse ve Türk Psikologlar Derneği Genel Sekreteri Uzman Uzman. Psk. Açılış konuşmasını Faruk Bozkır yaptı. Konuşmalar şu şekilde:

UZMAN PSK. BOZKIR: “MİLLETVEKİLLERİ, SİYASİ PARTİLER, BURADA SORUYORUM: KANUNU KAYIT ETMEK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

Türk Psikologlar Derneği Genel Sekreteri, Uzman. Psk. Faruk Bozkır şunları söyledi:

“70 yıllık sorunlarımız aynı. Yaşam koçları, apartman görevlileri -bunu küçümsemek için söylemiyorum- ya da hayatımızda gördüğümüz her meslek için yasa çıkaran Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu konuda hassasiyet gösteriyor. 70 yıldır Türkiye’nin psikologlarına, 1999 depreminde günlerce çadırlarda kalarak Soma maden faciasında insanlara yardım eden psikologlara, günlerce madenci yakınlarının yanında durup psikolojik destek sağlayan psikologlara, Bodrum yangını ve Kastamonu sel felaketinde, 6 Şubat’taki büyük depremde depremden etkilenen vatandaşların yardımına ilk koşan sivil toplum kuruluşu olan Türk Psikologlar Derneği, bugün hala konteyner kentlerde gönüllü olarak hizmet vermektedir. Bu hizmeti veren tek sivil toplum kuruluşuyuz, ilk giren bizdik, son çıkan da biz olacağız ama geriye dönüp baktığımızda ne yazık ki bizim mesleğimizde hukuk yok. Ruh Sağlığı Yazısında bilinmeyen bir tablo… Psikoterapi alanında yetkisiz kişiler binlerce Türk vatandaşını mağdur ediyor. Kontrolsüz, sahipsiz bırakılan bir alan… Mesleğimizin ilk şartı meslek hukukudur. Bunu sadece kendimiz için istemiyoruz. Manevi hizmetlerden yararlanan tüm vatandaşlarımız için denetlenebilir bir hizmet istiyoruz. Bu nedenle büyük çabalar sarf ettik ve şu anda bununla ilgili bir yasa tasarımız da Meclis’te mevcut. Sizi buradan davet ediyorum; Lütfen tüm partilerimiz ve milletvekillerimiz yasamıza destek verin ve bu alandaki boşluğu bir an önce dolduralım. 12 bin 500 mezunumuz, 120 binin üzerinde psikologumuz var. Aileleri dahil 1,5-2 milyon insanı temsil eden bir kitleyiz. Milletvekilleri ve siyasi parti milletvekilleri, buradan soruyorum: Kanun çıkarmanız için ne yapmamız gerekiyor? Hiçbir meslek için ipotek kabul etmiyoruz. Psikologlar bağımsız olarak hem kamu kurumlarında hem de sahada çalışacaklar. Bu bizim en doğal ve inkar edilemez hakkımızdır. Tıpkı bugüne kadar bu halk için büyük çabalar gösterdiğimiz gibi. “Bugün hukukumuzu talep etmenin en doğal hakkımız olduğunu düşünüyorum.”

PROF. DR. KÖSE: “HER YIL 12 BİN 600 MEZUN VERİYORUZ. SONRA SAĞLIK BAKANLIĞI PSİKOLOJ KONTENJANI AÇIYOR: 244 PSİKOLOJİK. BU ÖĞRENCİLERİN DURUMU NE OLACAK?”

Türk Psikologlar Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Aslı Göncü Köse şunları söyledi:

“Asıl kanayan yaramız meslek hukukudur. Türk Psikologlar Derneği 1976 yılında kuruldu. O günden bu yana gönüllü olarak gelip hizmet eden bizden önceki yönetimler de bunun mücadelesini verdiler. Bizler geldiğimiz günden bu yana bunun mücadelesini veriyoruz. Aslında bu kavga edilecek bir konu olmasa gerek ama Herkes ‘Psikoloğa ihtiyacım var’ diyor. Herkesin psikoloğa ihtiyacı var ya da herkes psikolog olmak istiyor, hatırlarsanız biz o çabayı zaten göstermiştik, neden ülkemizde psikolojik hizmetlere ulaşmak bu kadar zor, neden ‘her aileye bir psikolog’ sözü var? ‘Sağlık merkezi’ unutuldu mu? Bu konuda siyasi parti temsilcilerinden yardım istiyoruz. Çünkü halkımıza nitelikli manevi hizmet sunmak istiyoruz. Evet, isteyerek deprem bölgesindeyiz, şu anda hala oradayız ve biz de bu bölgedeyiz. Olmaya devam edeceğiz. Ülkemizin başına gelen her felakette, her felakette, her felakette, gönüllü olarak halkımızın yanındayız. Ancak meslek kanunu istediğimizde buna bir karşılık göremiyoruz. Bu çok üzücü. Ayrıca merak ediyorum, bilimi ne zaman bu kadar terk ettik? Mesela Kovid salgını sırasında bilim konseyinde sağlık psikoloğu gördünüz mü ya da halkı önlemleri artırmaya ikna edecek sosyal psikologlar var mıydı? Yoktu. Neden yoktuk? bu kadar görmezden mi gelindi? Bu zihinsel tutulmayı neden yaşıyoruz?

Bir akademisyen olarak söylemek istediğim diğer bir çarpıcı şey ise her yıl 12.600 öğrenci mezun ettiğimizdir. Daha sonra Sağlık Bakanlığı psikologlara kontenjan açıyor: 244 psikolog alınıyor. Bu öğrencilere ne olacak? Geleceğimiz ne olacak? Öğrencilerimize ‘Mezun olduğunuzda emin olun emeklerinizin karşılığını alacaksınız, mutlaka iş bulacaksınız’ diyeceğiz. Çünkü yeterli personel alımı olmuyor ve mezunlarımız psikolog olarak özel eğitim merkezlerinde asgari ücretin altında çalışmak zorunda kalıyorlar. Eminim şu anda içinizdedir. Bu durum sürdürülebilir değildir. Bunlar dünyanın gözbebeği olan bir mesleğe pek yakışmıyor. Ancak biz Türk Psikologlar Derneği olarak bu çabayı başlattık ve sürdüreceğiz, önceki yönetimlerin başlattığını biz sürdürüyoruz. Belki bayrağı bizden sonra alırsınız ama temennim odur ki bu meseleyi cumhuriyetin 100. yılında çözeceğiz. Yoksa durmadık, yine de devam edeceğiz. Ama artık tüm siyasi partilerin desteğiyle 2023’te meslek yasamızı istiyoruz.”

İREM TAŞPINAR: “BÜTÜN SORUNLAR İÇİNDE ESAS SORUNUN TOPLUMUMUZUN RUH SAĞLIĞININ GELİŞMESİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”

Demokrat Parti Kadın Politikaları Başkanı İrem Taşpınar şu açıklamayı yaptı:

“Demokrat Parti olarak özellikle toplum sağlığımız için gerekli olan psikologların bu haklı mücadelesinin sonuna kadar yanındayız. Temel parametreler var. Dünyaya baktığımızda sağlığın ana otoritesi olan Dünya Sağlık Örgütü var. ‘Sağlık, herhangi bir hastalığın olmaması değil, bedenen ve ruhen tam olmaktır, iyilik halidir’ diyor. Ancak sağlık deyince aklımıza ilk gelen fiziksel rahatsızlıklarımız olurken, diğer taraftan manevi konularda hiçbir eylem, bilgi, farkındalık artışı yok.Bugün buraya baktığımda sadece birkaç gün var. Cumhuriyetin 100. yıl dönümünü kutlamak için yola çıktık, kalbimizi açan, umut vaat eden çok nitelikli bir kalabalık var. Bir küme var. Günlük hayatta ele aldığımız konulara baktığımızda tüm konulardaki temel sorunun asıl sorun olduğunu görüyoruz. Kadın cinayetleri, çocuk tacizleri yani makro olaylar dışında karşılaştığımız, toplumumuzun ruh sağlığının giderek bozulmasıdır.Bu nedenle lisans eğitimini tamamlamış psikologların hem mesleğe geçiş konusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir. Hukuk ve ruh sağlığına ilişkin konularla ilgili olarak, “Demokrat Parti olarak yasanın çıkmaması için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Çünkü bana göre bu konu siyaset üstüdür. Öte yandan hepimizin geleceği aslında psikologlarımızın topluma ne kadar dahil olduğuna bağlı.”

KÜBRA DURSUN: “ATATÜRK’ÜN DEDİĞİ GİBİ ÇAĞDAŞ MEDENİYETLER SEVİYESİNE ULAŞMAK İÇİN PSİKOLOJİ BİLİMİNİ DAHA İLERİLERE TAŞIMAK ZORUNDAYIZ”

İYİ Parti Genel Yönetim Kurulu üyesi Klinik Psikolog. Kübra Dursun şu değerlendirmeyi yaptı:

“Çok anlamlı bir gün, benim için çok gurur verici bir şey. Çünkü bilinçli olarak psikoloji okumaya karar verdim. Okudum, çok pahalı hocaların elinden geçtim, onların tecrübelerinden faydalandım. Stajlarımı yaptım ve bu stajları kendi imkânlarımla, kapıları zorlayarak yaptım.Maalesef kimse bana yol açmadı, devletin hiçbir kademesinden kimse bana ‘Haydi sana staj imkanı sunalım’ demedi. Bizim alanımız, alanımız, birçok devlet ya da özel kurumda saha deneyimi ve gözlem gerektiren bir alandır.Aynı zamanda araştırma da yapıyoruz.Fakat konu psikoloji bilimi olunca maalesef belki de son sıralardayız. Bugün Türkiye. Hiçbir değeri yok. Dünyanın gözdesi bir alan ama Türkiye’de saygımız ve tepkimiz yok. Bugün bir şiddet olayında aslında ilk sırada psikologlar geliyor. Boşanma olduğunda bir durumda psikologlar var, ya da doğal afetler olduğunda ülkede yeni psikologlar var, siyasetçilerin danışmanlığını aradığı kişiler yine psikologlar, bu yüzden kendi bölümüm, bölümümüz ve alanımız için çok çalışıyorum. Meslek kanununun çıkması, ruh sağlığı kanununun çıkması ve buradaki ifadelerin düzeltilmesi için bugün ve gelecekte elimden geleni yapacağıma kendim, partim ve alanım adına herkese söz veriyorum. Derneğimizde yapılan tüm çalışmalarda elimden geldiğince destek olmaya çalıştım.

Ben de genç bir kadın ve psikolog olarak milletvekili adaylığı sürecinden geçtim. Ben de ‘Neden milletvekili olarak psikolog olmasın ve neden kendi içimizden Meclis’te sesimizi duyurmayalım?’ dedim. Engellemek isteyenler oldu, ‘Hayır psikolog siyasete girmemeli’ denildi. Ama aslında bu ülkede yaptığımız her şey siyasete bağlı. Bizim alanımız siyaset üstü bir konu ama her şey siyasetten geçtiği gibi bu konu da siyasetten geçiyor. Dolayısıyla Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi bu alanda muasır medeniyetler seviyesine ulaşabilmek için psikoloji bilimini en üst düzeye taşımak zorundayız ve inanıyorum ki 100. yılda meslek hukukumuza kavuşacağız. Türkiye Cumhuriyeti. Genel Başkanımız Meral Akşener Hanım, 2018 yılından bu yana psikologlara yönelik meslek kanununun çıkmasıyla ilgili her alanda görüşlerini dile getiriyor. Bu nedenle kendisini hem psikolog hem de siyasetçi olarak takip edeceğim. Psikologlar her zaman omuz omuza olacaktır. Birliğimiz daim olsun.”

ERBİL AYDINLIK: “HÜKÜMETE ÇAĞRIYORUZ: KAMUDA PSİKOLOJİKLERİN İSTİHDAM ORANINI ARTIRIN. PSİKOLOJİ BÖLÜMÜNE YÖNELİK BİR GÜNCELLEME GETİRİN VE KONTENJANLARI AZALIN”

CHP Parti Meclisi üyesi Klinik Psk. Erbil Aydınlık şunları söyledi:

“Ülkemizde ve dünyada savaşlar, terör olayları, salgın hastalıklar, doğal afetler ve ekonomik krizler devam ederken maalesef en çok etkilenen şey ruh sağlığımızdır. Son 10 yıla baktığımızda ise kullanımların arttığını görüyoruz. Türkiye’de antidepresanların yüzde 66 oranında arttığı görülüyor. Bu bize ruh sağlığının aslında ne olduğunu anlatıyor. Ruh sağlığımızın ne kadar değerli olduğunu ve ruh sağlığımızın ne kadar etkilendiğini gösteriyor. Ülkemizde TÜİK verilerine baktığımızda 4 bin 146 vatandaşımız suç işliyor. 2002-2022 yılları arasında 65 bin 545 vatandaş intihar etti. İntihar artık bizim için toplumsal bir sorun haline geldi. Bir diğer toplumsal sorun da ruh sağlığı bağımlılığının artması. Bağımlılık maalesef artık 9-10 yaşlara kadar düştü. Buradan iktidardakilere soruyoruz: Toplumda derin bir ruh sağlığı krizi varken neden kamu kurumlarında psikolog yok? Psikolog sayısı neden bu kadar az? 100 binden fazla. Devlet hastanelerinde neden yeterli psikolog yok? 100’ün üzerinde mezunumuz varken? İlk adım olan ve kolay ulaşılabilen Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) neden psikolog atanmıyor? Psikologlar için neden hala ruh sağlığımız ve profesyonel yaşamımız yok? Psikologların meslek hukuku sadece mesleğimizi ve kişilik haklarımızı korumak değildir; Bugün bizden danışmanlık alan vatandaşlarımızın haklarını da korumak gerekiyor. Bu yasa ile meslektaşlarımızın sunduğu hizmetlerin denetlenmesi sağlanarak ruh sağlığı alanındaki hizmetlerin kalitesi artacaktır.

Bugün burada olan veya olmayan, ortak çaba gösteren psikolog arkadaşlarımız olarak mesleğimizin bilimsel yetkinliği ve yetkinliği olmayan kişiler tarafından yapılmasını istemiyoruz. Alanında vatandaşlarımıza ve müşterilerimize daha iyi hizmet vermek için çalışırken, alanında yetkin olmayan kişilerin mesleğimizi icra etmesine izin vermiyoruz. Anayasa’nın 56. maddesi şöyle diyor: ‘Devlet, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşamasını sağlamakla görevlidir.’ Buradan bir kez daha hükümete sesleniyoruz: Anayasal yükümlülüklerinizi yerine getirin. Kamu sektöründe psikologların istihdam oranının arttırılması. Mesleğin kalitesinin artması için psikoloji bölümüne bir eşik getirilsin, kontenjanlar azaltılsın. Psikologların özlük haklarını meslek hukukuyla teslim edin. Ruh sağlığı yasasını ve meslek yasasını derhal çıkarın. Bir meslektaşınız olarak birçok alanda sesinizi duyurmaya çalışıyorum. Dernek liderlerimiz ve yöneticilerimizle sürekli istişare halindeyiz. Milletvekilimiz bu konuyla ilgili bir yasa tasarısını Meclis’e sundu ve bu yasa tasarısı bizim için çok değerli. Çünkü sahada görev alan kişilerin vatandaşlarımıza verdiği zararın bize geri döndüğünün bilincindeyiz. Onun için her birimiz bu çabayı ortak bir şekilde yürüteceğiz, meslek hayatımız bitene kadar daha yüksek bir sesle birlikte mücadele edeceğiz.”

GAMZE TAŞÇIER: “BİR MESLEK NEDEN AÇIK VE DİRENÇLİ BİR ŞEKİLDE GÖZALDI?”

CHP Ankara Milletvekili ve Parti Meclis Üyesi Gamze Taşçıer şu açıklamayı yaptı:

“Az önce UYGUN Partisi’nin çok değerli temsilcisi milletvekili adayı olduğunu belirtti. Şu anda meslektaşınız İstanbul Milletvekilimiz Suat Özçağdaş, bugün başka bir programı olduğu için sizlere selam ve sevgilerini iletti. Ama ben bir kadınım. Değerli meslektaşımıza, Uzun yıllar siyasetin içinde olan bir yol arkadaşım olarak, bu mücadeleden asla vazgeçmemesi gerektiğini ifade etmek isterim, çünkü 2011 yılında mecliste tek eczacı varken bugün eczacı olarak görev yapmaktadır. Ben eczacıyım sayımız 13’e çıktı. Onun için lütfen bu mücadeleye devam edin. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda Milletvekili Suat ile birlikte sizi ve birçok arkadaşımızı mecliste görme fırsatı bulacağız. Bugün , Türkiye’nin her yerinden haklı mücadeleniz için buradasınız. Hakkınız olan meslek yasası istiyorsunuz. Odamız olsun, birlik olalım, haklarımız için mücadele edelim, meslek ahlakımız olsun ve mesleğimizi uygulayalım. Bu çerçevede meslek. Doktorlar, eczacılar, veterinerler, diş hekimleri var. Peki biz sağlığı beden ve ruh sağlığı gibi bütünsel bir yaklaşımla görürken ve tüm dünya bunu bu şekilde tanımlarken siz neden inatla ve ısrarla bir meslek kanunu vermiyorsunuz? Bu isteği sadece kendiniz için istemezsiniz. Siz de müşterileriniz için bu hakkı talep ediyorsunuz. 1999 depreminde isteyerek ön saflarda yer aldınız, kadına şiddet olaylarında yine anılıyorsunuz, üzücü ama Türkiye deprem ülkesi; Her olumsuz durumda isteyerek buraya gelip mesleğinizi icra ediyorsunuz. Peki hem kendinizin hem de toplum sağlığı açısından böyle bir talepte bulunuyorsunuz, neden kulaklar duymuyor, gözler neden görmüyor?

Geçtiğimiz yıl Sayın Önderimizle birlikte sizin sorunlarınızı da içeren bir öneriyi Meclis’e sundum. Tabii tamamen seçim öncesi dönem olduğu için atıl kaldı. 28. yasama döneminin açılmasıyla birlikte aynı kanun teklifini tekrar yaptım. Geçecek mi? Peki böyle bir yasayı, böyle bir teklifi çıkarırlar mı? Mevcut hükümette bunu düşünmüyorum. Meslek kuruluşlarını göz ardı ederek, bu kurumların temsilcilerinin görüşlerini dikkate almadan ‘Ben yaptım, oldu’ anlayışıyla politika üretmeye çalışırsanız başarısızlıkla karşı karşıya kalırsınız. Çünkü veriler ortada: 2011 yılında Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı Raporu’na göre Türkiye’de 100 bin kişiye düşen psikolog sayısı 1,85 idi. 29 Avrupa ülkesi arasında 22. sıradayız. İnsan kaynağımız yetersiz olduğundan mı? Her yıl 13 bin psikolog mezun oluyor. 100 binin üzerinde psikolog var. Bir meslek neden inatla ve ısrarla göz ardı ediliyor? Ama bugün bu yok saymayı Ankara’dan hükümete bir kez daha omuz omuza tüm seslerimizle duyuracağız. Biz de muhalefet partisi olarak hem parlamentoda hem de sahada verdiğiniz haklı mücadelenizde üzerimize düşeni yapacak, haklarınızı kazanmanızda yanınızda olmaya devam edeceğiz. Ta ki haklarını alana kadar. Hiç kimsenin, hiçbir siyasi anlayışın örgütlü iktidarın karşısında duramayacağına inanıyorum. Bugün burada harekete geçme kararlılığınız bu çabaya yakıt olsun. Bu çabada birbirimize eşlik etmekten mutluluk duyuyorum.”

TANER DEMİRER: “PDR UZMANINI PSİKOLOGUN DEĞİŞTİREMEZSİNİZ, İKİSİ AYNI ŞEY DEĞİLDİR”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Taner Demirer, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Genel Liderimiz Meral Akşener Hanım’ın hem psikolojiye hem de psikologlara sempatisi ve ilgisi var, çok sayıda psikolog arkadaşı var. İnanın sorunlarınızı ve sorunlarınızı yakından takip ediyor. Bugün itibarıyla AKP’nin sağlıkta dönüşüm projesi 2003 yılında büyük övgüyle ortaya atılan hükümet maalesef devasa şehir hastanelerine, acayip randevu sistemine, hastanelerde olağandışı kuyruklara, eczanelerde kuyruklara, ciddi ilaç kıtlığına, sağlıkta şiddete, sağlık çalışanlarının büyük ekonomik sorunlarına, ve hekim göçü. Günümüzde Türkiye’de sağlık hizmetlerinin standardı ve kalitesi ciddi oranda düştü. Kızamık, çocuk felci gibi hastalıklar sıradanlaştı. 10 milyon mültecinin olduğu, verdiği hizmetlerle sağlık hizmetleri artık üçüncü dünya ülkesi haline geldi. Sınıra serbestçe giren herkese oturma izni veriyor, parasını ödüyor ve birinci sınıf vatandaş yapıyor.Günümüzde dermatoloji poliklinikleri mevcuttur. Başvuran 100 hastadan 30’una uyuz tanısı konuyor. Uyuz salgını var. Kuzey Amerika ve Avrupa’ya baktığınızda birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuru oranı yüzde 70 civarında. Ama Türkiye’de tam tersi, birinci basamağa başvuru oranı yüzde 35 ama ikinci ve üçüncü basamağa başvuru oranı yüzde 65-70. Ciddi bir bozulma var. Parti olarak özellikle temel sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Her sağlık ocağında mutlaka uzman hekim, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, diyetisyen ve fizyoterapist bulunmalıdır. ASM’leri güçlendirdiğimiz ölçüde birinci basamak sağlık hizmetlerine olan ilgi artacak ve çarpıklık ortadan kalkacaktır.

Sağlık Bakanı: ‘4 bin Suriyeli mülteci istihdam edildi.’ Doktorlar, sözde hekimler, sağlık çalışanları, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, hemşireler, diyetisyenler vs. Bunların diplomaları bile yok. Tamamen beyan yoluyla. Türkiye’de mesleği bilinmeyen binlerce mülteciye iş verilirken, bugün binlerce psikolog, sosyal hizmet uzmanı, diyetisyen ve fizyoterapist işsiz. Özellikle okullarımıza baktığımızda, bugün çocuklarımızın birçoğuna dikkat eksikliği tanısı konuyor, hiperaktif çocuklarımız var, anne-babası farklı olan çocuklarımız var, ekonomik koşulların kötü olması ve uyuşturucu kullanımının getirdiği travma sonrası stres bozukluğu olan çocuklarımız var. Bugün Türkiye’nin en önemli sorunlarından biridir. Kamufle edilen, görmezden gelinen, hatta zaman zaman korunan uyuşturucu sorunu önemli bir sorundur. Bu nedenle her okulda bir psikoloğa ihtiyaç vardır. Sahtecilik yaparak psikoloğun yerine PDR uzmanını koyamazsınız, ikisi aynı şey değil. İyi bir belediyeci olarak yerel seçimlerde kazandığımız belediyelerde Yaşlı Bakım Merkezleri açacak ve en azından sözleşmeli psikolog ve sosyal hizmet uzmanı diyetisyen istihdam edeceğiz. Yaşlılarımızın buna ciddi anlamda ihtiyacı var. Bir anlamda psikolog istihdamının artması için parti olarak elimizden geleni yapacağız. Mecliste 43 milletvekilimiz var, size buradan açıkça söz veriyorum: Psikologların meslek kanunu ve ruh sağlığı meslek kanunu meclise geldiğinde biz parti olarak bunun için çaba göstereceğiz ve söz veriyorum her zaman da bu konuda çaba göstereceğiz. açıkça destekleyici olun. Biz de bir yasa tasarısı hazırlıyoruz. Derneğe de danışıyoruz. Gerek yasa tasarısı bazında gerekse soru önergesi bazında üzerimize düşeni yapacağız. Ama her psikoloğun bir işi olması gerektiğini söylüyoruz. “Göz ardı edilmemeli, kamufle edilmemeli, ihmal edilmemelidir.”

PROF. DR. ÇUKUR: “BÜTÇEMİZİN YAKLAŞIK ÜÇTE BİRİNİ SAHTE PSİKOLOJİSTLERE VE ETİK DIŞI UYGULAMALAR YAPAN BİREYLERE HARCIYORUZ. SAĞLIK BAKANLIĞI NEREDE?”

Türk Psikologlar Derneği Başkanı Prof. Dr. Cemşafak Çukur’un konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Şu anda Türkiye’nin hemen hemen her ilinden psikoloğumuz var. Adıyaman, Bingöl, Edirne Erzincan, Çankırı, Erzurum, Malatya, Edirne, Diyarbakır, Bursa, Samsun, Muğla, Antalya, İstanbul İzmir, Hatay, Tokat. Türk Psikologlar Derneği, Son zamanlarda yaptığı değişikliklerle tüm Türkiye’de örgütleniyor. 6 şubemiz ve 60’a yakın il temsilciliğimiz var. Şu anda Psikologlar Derneği’nin aktif üye sayısı 60-70 bin civarında. Şu ana kadar siyasi konulara çok ilgi gösterdik ama bu bir başlangıç. Size şu sözü veriyoruz: Meslek kanunu ve ruh sağlığı kanunu çıkana kadar bu çabamızı elbette istediğimiz şekilde sürdüreceğiz. 2 gün önce Çin’deydi. Dünyanın her yerinden farklı psikoloji kuruluşları oradaydı. Avrupa Psikoloji Derneği, Amerikan Psikoloji Derneği, Dünya Psikologlar Birliği oradaydı. Toplantılarda genel olarak ülkelerdeki psikologların sorunları tartışılıyor. Aslında artık utanıyorum. Mesleğiniz var mı diye soruyorlar ama yok. Akıl sağlığı sorunlarını nasıl çözersiniz, çözemezsiniz. Aslında böyle bir gelişme yaşandı. Hem üzüldüm, hem sevindim. Rusya Psikologlar Birliği Başkanı da oradaydı. Onların da bizim gibi sorunları vardı ve toplantının ikinci gününde Putin’in meslek yasasını imzalayacağı haberi geldi. Rusya Psikologlar Birliği Başkanı toplantıdan ayrılarak hemen ülkesine döndü. Eğer böyle bir haber gelseydi, ben bu toplantıyı bırakıp ülkeme gelip bu sürece katkıda bulunsaydım… Bu durum gerçekten patolojik. 200’e yakın psikoloji bölümü var, 13 bin mezun var, devlet psikolog alıyor ama kanun yok. Sistem şu anda ruh sağlığı alanında ne yapılacağı, nasıl yapılacağı konusunda el yordamıyla çalışıyor.

Bir akademisyen olarak bizim de etik dersi vermemiz gerekiyor, hukuk yok. Çok şükür Türk Psikologlar Derneği var ve bir etik yönetmeliği hazırlamışlar, bunu derslerimizde bile anlatıyoruz. Japonya’da bireyler artık tedaviyi geçmiş durumda ve koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinden bahsediyor. Psikolog hizmetlerinin temel sağlık hizmeti olarak sunulmasına ilişkin bir standart bulunmamakla birlikte koruyucu ve önleyici ruh sağlığı hizmetlerinden bahsetmek neredeyse imkansızdır. Özellikle ruh sağlığı bir insan hakkıdır. Ve bu sıradan bir insan hakkı değil. Bu temel bir insan hakkıdır. Ancak ülkemizde şu anda tam anlamıyla 100’lerce binlerce insan ruh sağlığı hizmetlerine erişimde büyük sorunlar yaşıyor. Bazı ayakta tedavi hizmetleri var. Sürdürülebilirlikleri de kalite açısından çok düşük seviyede. Psikolog, Türkiye’de psikolojinin kilometre taşlarının sayısı muhtemelen en hızlı artan şey, bunu bir grafiğe dökemezsiniz, 2000’li yıllardan bu yana dikey bir artış var. Şu anda içinde psikolog bulunmayan psikoloji bölümleri var. Kotalardaki bu artışa rağmen takım gereksinimlerinin aynı şekilde artmaması ve kalitenin artmaması önemli bir sorundur. Hukuki süreci başlattık. Burada da ayrımcılık var. Hukuk fakültesinde, tıp fakültesinde, eczacılıkta bir baraj var ama eğitim fakülteleri çöktüğü için bunu getirdiler. Psikoloji bölümünde neden eşik yok? Bu durum anayasanın temel eşitlik unsuruna aykırı değil mi? Bir konuyla ilgili YÖK’e mektup yazdık ama YÖK cevap veremedi. Baraj getirirken kriterleriniz neler? Bize söyle. Buna göre hareket edelim. Bunların hiçbir kriteri yok. Bu gerçekten çok haksızlık. Mahkeme süreci belli bir noktaya geldi, büyük ihtimalle tüm barajlar kaldırılacak.

Mezun olduktan sonra bizi en çok bekleyen şey işsizliktir. Çünkü bu kadar denetimsiz ve kontrolsüz mezunlar üretirseniz istihdam olanakları sınırlıdır. Pek çok psikolog özel muayenehanede çalışmak ister, yetkindirler ancak bu konuda maalesef bir düzenleme bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığının çalışmalarını biz yapıyoruz. Şu anda bir oda veya birlik değiliz. Biz dernek statüsündeyiz. Bu denetimi Sağlık Bakanlığı yapmalıdır. Sağlık Bakanlığı özel çalışanları denetlemiyor. Bütçemizin neredeyse üçte birini sahte psikologlara ve etik dışı uygulamalar yapan kişilere harcıyoruz. Sağlık Bakanlığı nerede? Ama burada psikologları da eleştirmek istiyorum. Psikolog olarak ne yaptınız? Bu sorunlar artık sosyal medyada kendi aramızda yazışarak çözülmeyecek. Bu nedenle psikologların daha aktif olmalarını, siyasetle daha fazla ilgilenmelerini, bu tür miting ve etkinliklere daha çok katılmalarını bekliyoruz. Ve bunu hem psikologlar hem de toplumumuz için gerçekten yapmamız gerekiyor. Telefon geliyor. Kişilik haklarıyla ilgili de çok önemli konular var. Döner sermayeden sana bir şey veriyorlar mı? Neden vermiyorlar? Çünkü profesyonel bir kimliği yok. Bu kapsamda diğer sağlık meslek gruplarıyla da işbirliği yapıyoruz. Ne yazık ki bu sınırların mutlak olmaması ve kanuna bağlı yönetmelik ve yönergelerin bulunmaması nedeniyle diğer profesyonellerle çatışma yaşanmaktadır. Aslında bunlarla uğraşmamıza gerek yok. Ama ne yazık ki gücümüzü bunlara adamak zorundayız. Bu ülkede herkes ruh sağlığı uzmanıdır. “Bunun artık gerçekten bitmesi gerekiyor.”

haberkaratay.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu